Nature Climate Change dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, 2003-2018 yılları arasında Avustralya’da toplanan sağlık verilerine dayanarak, aşırı sıcakların ruh sağlığı üzerinde ciddi etkiler yarattığını ortaya koydu. Çalışmada, sıcak hava dalgalarının özellikle kaygı, depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni ile alkol ve madde bağımlılığı gibi zihinsel ve davranışsal rahatsızlıklara bağlı hastane başvurularında artışa yol açtığı belirlendi.
Adelaide Üniversitesi’nden çevre sağlığı uzmanı Prof. Peng Bi, iklim değişikliğinin zihinsel sağlık üzerindeki etkilerinin giderek daha görünür hale geldiğini ancak bu etkilerin gerekli önlemler alınmadığı takdirde çok daha ciddi boyutlara ulaşabileceğini ifade etti.
Küresel sıcaklıklar kontrol altında tutulsa bile ruhsal sorunlar artış gösterecek.
Araştırmaya göre, küresel sıcaklıklar sanayi öncesi döneme göre 3 derece altında tutulsa bile, ruhsal rahatsızlıklarla ilgili sağlık sorunlarının 2030’larda yüzde 11, 2050’lerde ise yaklaşık yüzde 27,5 oranında artabileceği öngörülüyor.
Çalışmanın dikkat çeken bir diğer bulgusu ise yaş gruplarına göre etki farklılıkları. 2008 yılında Adelaide’de yaşanan 15 günlük sıcak hava dalgası sırasında, çocuklarda bu tür rahatsızlıklara bağlı hastane başvuruları yüzde 64 oranında artarken, 75 yaş üstü bireylerde bu artış yüzde 10 seviyelerinde kaldı.
İklim değişikliğinin ruh sağlığı üzerindeki etkileri hâlâ netlik kazanmadı.
Bilim insanları, sıcak havaların ruh sağlığını tam olarak nasıl etkilediğini henüz netleştirebilmiş değil. Ancak yüksek vücut sıcaklığının beyne giden oksijen seviyesini değiştirebildiği, bunun da uyku düzenini bozarak stresi artırabileceği düşünülüyor.
Gençlerin aşırı sıcaklardan daha fazla etkilenmesinin başlıca nedenleri arasında yeterli önlemleri almamaları ve açık alanda daha fazla vakit geçirmeleri gösteriliyor. Çalışmanın başyazarı Jingwen Liu, genç bireylerin bu tür ruhsal sorunlarla daha erken yaşta karşılaşmasının, iklim krizinin getirdiği zihinsel yükle birleştiğinde, toplumun genel dayanıklılığını zayıflatabileceğine dikkat çekti. Liu, bu nedenle psikolojik dayanıklılığın artırılmasının artık bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı.