İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, İngiltere merkezli gazete Financial Times’a yazı yazdı.
İmamoğlu, “Türkiye’nin demokratik geleceği dünyayı neden ilgilendiriyor?” başlıklı yazısında siyasi mahkum olduğu vurgusuna dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu’ndan Financial Times’a yazı
19 Mart sabahı evinde gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. O günden bu yana sosyal medya üzerinden açıklamalar yapmaya devam eden İmamoğlu, bu kez İngiltere basınından Financial Times’a Türkiye’nin demokratik geleceği dünyayı neden ilgilendiriyor?” başlıklı yazı yazdı. Yazısını birçok seçilmiş yetkili ve gazetecinin yer aldığı cezaevinden yazdığını belirten İmamoğlu, gizli tanık ifadeleriyle tutsak edildiğini söyleyerek “Ben siyasi mahkumum.” dedi.
İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden Financial Times’a yazdığı yazının öne çıkan bölümleri şu şekilde:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana Türkiye’nin izlediği yol ilgi çekici bir model sundu: çoğunluğu Müslüman, laik, demokratik bir cumhuriyet moderniteye doğru ilerliyor. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarında bu model çözüldü. Demokratik kurumlar aşındı, muhalefet kriminalize edildi ve yargı silahlandırıldı. Bu demokratik çürüme ekonomik krizi derinleştirdi ve halkın umutsuzluğunu yaydı.”
“Halkın desteği arttıkça Cumhurbaşkanlığı adaylığımı açıkladım”
“Halkın desteği arttıkça ben de cumhurbaşkanlığına adaylığımı açıkladım. Ancak hükümet bu ivmeye saygı göstermek yerine baskılarını arttırdı. Yönetimimizi soruşturmalarla ve belediye hizmetlerini engelleme tehditleriyle doldurdular. Otuz yılı aşkın bir süre önce verilen ve başkanlık görevi için gerekli olan üniversite diplomam keyfi bir şekilde iptal edildi.
Ardından, 19 Mart’ta, adaylığımın resmen onaylanmasından dört gün önce, yüzlerce polis evimi kuşattı. Aralarında en yakın danışmanlarım ve belediye çalışma arkadaşlarımın da bulunduğu 100’den fazla kişiyle birlikte yolsuzluk ve terörizme yardım gibi asılsız suçlamalarla gözaltına alındım. Bu satırları, birçok seçilmiş yetkili, akademisyen, gazeteci ve aktivistin de tutulduğu Silivri Cezaevi’ndeki bir hücreden yazıyorum. Bir avuç sözde “gizli tanığın” belirsiz söylentilerine dayanılarak hapsedildim. Hakkımda verilmiş bir mahkumiyet kararı yok. Ben siyasi bir mahkumum.”
“Erdoğan için bir zafer değil”
“Beni parmaklıklar ardına yerleştirmek Erdoğan için bir zafer değildir. Aksine, bir uyanışı tetikledi. Sokaklara ilk dökülenler öğrenciler oldu. Erdoğan’ın patronaj ağlarına bağlı medya ve işletmelere karşı boykotlar başlatan ve tabanda mitingler düzenleyen yüz binlerce kişi katıldı. CHP’nin beni cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek için yaptığı açık önseçime 15 milyondan fazla yurttaş katıldı. Bu, demokratik geleceğimiz için kolektif bir tavırdır…”
“Demokratik dayanışma geleceğin inşası için elzemdir”
“Türk halkı iki yüzyılı aşkın bir süredir anayasacılık, sivil temsil ve adalet için mücadele ederek otoriterliğin Türkiye’nin doğal durumu olduğu efsanesini çürütmüştür. Dünyanın dört bir yanında demokratik dayanışma, ortak geleceğimizin inşası için artık elzemdir. Küresel demokratik gerileme dalgası Türkiye’de başlamış olabilir. Geri püskürtmenin burada da başlayacağına inanıyorum.”