Bar-Ilan Üniversitesi’nde başlayan ve şu anda Haifa Üniversitesi’nde sürdürülen dikkat çekici bir araştırma, insanlık tarihine dair önemli bir bilgiye ışık tuttu. Dr. Hadar Ahituv’un doktora çalışması kapsamında yürütülen proje, erken insanların yalnızca avcılık değil, aynı zamanda bitkisel gıdaları işleme konusunda da gelişmiş teknikler kullandığını ortaya koydu.
Çeşitli üniversitelerden bilim insanlarının ortak çalışmasıyla yürütülen araştırma, arkeolojik kazılarda ele geçirilen taş aletler üzerinde nişasta kalıntılarına rastladı. Bu kalıntılar, insan beyninin enerji ihtiyacını karşılayan karbonhidrat açısından zengin yumrular, kabuklu yemişler ve su bitkilerinin işlenmiş olduğuna işaret ediyor.
Yeni bulgular, erken insan beslenmesinin sadece et temelli olmadığını gösteriyor.
Bulgular, bugüne kadar ağırlıklı olarak hayvansal protein temelli olduğu düşünülen erken insan beslenme anlayışını sorgulatıyor. Çünkü et tüketimine dair kanıtlar genellikle hayvan kemiklerine dayanırken, bitkisel kalıntılar zamanla doğada yok olduğu için bu alanda elde edilen bilgiler sınırlıydı.
Ancak bazalt taşından yapılmış aletlerde tespit edilen nişasta taneleri ve diğer mikroskobik izler, ilk insanların karmaşık bitki işleme yöntemlerine sahip olduğunu ve beslenmelerinde bitkisel kaynakların önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Meşe palamudu, tahıllar, baklagiller ve artık soyunun tükendiği su kestanesi gibi bitkilerin bu aletlerle işlendiği belirlendi.
Besin işleme faaliyetleri, erken insanların sosyal yapılarını geliştirmeye hizmet etti.
Araştırmacılar ayrıca polen, kemirgen kılı ve kuş tüyü gibi diğer izleri de analiz ederek, nişasta bulgularının güvenilirliğini güçlendirdi. Bu da ilk insanların çevrelerine dair oldukça detaylı bilgiye sahip olduklarını, hem su hem de karasal kaynakları kullanabildiklerini gösteriyor. Dr. Ahituv, bu keşfin erken insan topluluklarının sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda sosyal yapılarını destekleyecek iş birliği düzeyinde gıda işleme faaliyetlerinde bulunduklarını vurguluyor.